Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği’nde belirlenen usul ve esaslara uygun olarak rehberlik mesleğini icra etme yetkisini kazanmış olup, yerli veya yabancı turistlere, turistlerin gezi öncesinde seçmiş oldukları dil ile uyumlu olmak üzere, rehberlik kimlik kartlarında belirtilen dillerde rehberlik eden, onlara tanıttıkları bölgenin kültürel ve doğal mirasını aktaran, gezi programının; tur operatörü veya seyahat acentesinin yazılı belgelerinde tanımlandığı ve tüketiciye satıldığı şekilde yürütülmesini sağlayan ve gezi programını seyahat acentesi adına yöneten kişidir.
Turist rehberliği mesleği, ülkemizde 2012 yılında 6326 Sayılı Turist Rehberliği Meslek
Kanunu kapsamında bir meslek statüsüne kavuşmuş olsa da aslında tarihi oldukça eskilere dayanmaktadır
Tarih Çağlarında Rehberlik
M.Ö. 700 yıllarında olimpiyat oyunlarının başlamasıyla spor karşılaşmalarına aktif olarak katılmak veya izlemek amacıyla bugün de görülen spor turizminin temeli atılmıştır. Anadolu’da sağlık merkezi görevi gören Asklepion
sağlık amaçlı yapılan seyahatlerin başlangıcı noktasında önemli bir değere sahiptir.
Bazı kaynaklara göre dünyanın yazılı kayıtlara geçmiş ilk rehberler Mısırlı rahiplerdir.
Antik Mısırda bu uygulama Mısır’a gelen önemli kişilerin veya seyyahların tapınak rahipleri tarafından gezdirilmesi ve ülke kültürü, mimarisi gibi konularda sahip olunan bilgilerin paylaşılması şeklindedir. Bu dönem rehberleri daha çok ateşe- elçi görevi üstlenen yerel devlet görevlileri veya din adamlarıdır.
Bazı kaynaklara göre ise rehberlikle ilgili ilk kaynaklara Roma İmparatorluğu dönemlerinde rastlanmaktadır. Günümüz turizmine ilişkin ilk belirtileri ise eski Yunan ve Roma’da görülmüştür. Yunanlı tarihçi Heredot ülkesinin ilk tercüman rehberlerinden birisi olmuştur. Heredot’un yanı sıra coğrafyacı Strabon ve lirik şair Homeros bıraktıkları eserlerde tarihsel bilgiler vermişler ve Anadolu yarım adasını detaylarına kadar anlatmışlardır. Romalılar döneminde seyahat etmek önemli bir etkinlik ve prestijli bir iş olarak görülüyordu.
Romalılar zevk için seyahati ve yılın belirli zamanlarında tatili gelenek haline getirmiş bir toplumdu. Antik çağda Anadolu kıyıları da turizmden ciddi pay almaya başlamış ve o dönemde önemli bir turizm merkezi olan Truva’da turistler İlyada’dan bölümler okuyan rehberler eşliğinde gezebilmiştir. Ancak o dönemde rehberlik henüz kişilerin geçimini sağlayabileceği bir meslek değildi ve rehberlerin anlatımları gerçeklere değil kulaktan dolma hikayelere dayalıydı Ortaçağ’da Haçlı seferleri ile kitlesel olarak seyahatler başlamış olup ilkel biçimde de olsa bu seyahatlerde ulaşım, konaklama, güvenlik ve rehberlik organizasyonu görülmüştür. 16. yüzyılda Kraliçe Elizabeth’in tahta çıkmasıyla İngiliz soyluları arasında seyahate çıkmak moda haline gelmiş ve seyahatler eğitim amaçlı olmaya başlamıştır. Grand Tour (Büyük Tur) adıyla yeni bir kavram ortaya çıkmıştır. Büyük tur ile birlikte Avrupa’da soylu, zengin üst sınıf ailelerin gençleri arasında eğitim için yurtdışı gezilere katılmak bir gereklilik haline gelmişti. Genellikle, gelecek vaat eden bu gençlere uzun seyahatleri boyunca onların ufkunu açacak, kişisel gelişimine katkıda bulunacak ve bilgilerini artıracak rehberler eşlik etmiştir. Genellikle, gelecek vaat eden bu gençlere uzun seyahatleri boyunca onların ufkunu açacak, kişisel gelişimine katkıda bulunacak ve bilgilerini artıracak rehberler eşlik etmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda Rehberlik
Ülkemizde turizm rehberleri başlangıçta tercüman rehber olarak nitelendirilmişlerdir. 1839’da Tanzimat’ın ilanıyla eğitim, güzel sanatlar ve ticaret alanında Avrupa ile ilişkiler gelişmiş ve İstanbul’da yaşayan yabancı sayısında artış olmuştur. Bu dönemde Osmanlıda ilk turizm hareketliklerinin başladığı kent olan İstanbul’da Tanzimat Fermanı ile beraber gayrimüslim nüfusta artış yaşanmıştır. Bu dönemde Ermeniler ve Rumlar ağırlıklı olarak Galata, Beyoğlu gibi belirli muhitlere yerleşmiştir. Başta ticaret ve el sanatları gibi meslekleri icra eden gayrimüslim toplum Beyoğlu civarında pansiyon ve otelcilik, galata civarında ise meyhanecilik gibi hizmet sektörüne yönelmişlerdir. Kırım Savaşı’nda Osmanlıların batılı güçleri desteklemesi, batılıların ülkeye sempati duymasına ve ticaret, gezi amaçlarıyla ziyaretlerin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Osmanlı döneminde özellikle Orient Ekspres ile başlayan turizm hareketlerinin gelişmesine paralel olarak rehberlik hizmetleri de gelişmeye başlamıştır. Bu dönemde İstanbul’a olan ulaşımın ağırlıklı olarak tren yolu veya deniz üzerinden olduğu bilinmektedir. Sirkeci ya da Karaköy üzerinden Osmanlı topraklarına ayak basan Avrupalı turistler konaklama ve eğlenme mekanı olarak Beyoğlu ve Galatayı tercih etmiştir. dönemde İstanbul’a olan ilginin artması sonucu yaşanan turist hareketliliği İstanbul’da rehberlerin bir meslek grubu olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır O Müslüman Türk nüfusunun o dönemdeki yabancı dil bilginin yetersizliği rehberlik mesleğinde daha çok azınlıkların rol oynamasında etkili olmuştur. dönemde rehberlik hizmetlerinin azınlık ve Levantenler tarafından yapılmıştır. Azınlıkların büyük çoğunluğunu Yahudiler oluşturuyordu. Kökenleri ağırlıklı olan Fransız, İtalyan ve Malta olan bu kişiler dil bilmeleri dışında hiçbir ek eğitimden geçmemiştir. Mesleği icra eden azınlık grupların Osmanlı devleti hakkındaki görüşlerini geziler süresince yabancı konuklarla paylaşması o dönemlerde yaşanan gelişmelere rağmen batı ülkelerinde var olan önyargıyı destekler nitelikte olmuştur. Bu kişilerin anlatımları Osmanlı devletinde ilerleyen süreçte düzeltilmesi mümkün olmayan veya düzeltilmesi için çok çaba harcanması gereken imaj sorunlarını ortaya çıkarmıştır.
Bu sebeplerden dolayı Osmanlı yönetimi rehberlik mesleğinin düzenlenmesi için çalışmalar yapmış ve 29 Ekim 1890’da “Seyyahine Tercümanlık Edenler Hakkında 190 Sayılı Nizamname”yi yayımlamıştır.
NİZAMNAMEYE GÖRE
1.Seyahat ve diğer amaçlarla Memaliki Devleti Aliye’ye gelenlere çevirmenlik yapmak isteyenler ile otel ve misafirhane gibi konakladıkları yerlerin müdürleri tarafından turistlere çevirmenlik yapmak üzere görevlendirilenler öncelikle bu nizamname içeriğine uygun belge almak zorundadırlar. 190 Sayılı Nizamname
2. Çevirmenlik belgesi almak isteyenler cünha ve cinayetten hüküm giymemiş, ırz ve namus sahibi kişiler olduklarına dair mahalle veya mensup oldukları millet muhtarlarından alacakları birer ilmühaberi oturdukları belediye başkanlığına vereceklerdir
3. Sabıka kaydı maddesinde belirtilen ilmühaberler oturulan belediye tarafından incelenerek gerçeğe uygun oldukları onaylandıktan sonra sahipleri tarafından başkentte belediye başkanlığına ibraz edilerek ilgilinin Türkçe ile birlikte bir başka dilinde anlayabildiği ve konuşabildiği ayrıca memleket meselelerine hakim olduğu yetkili kurumlar tarafından incelendikten ve onaylandıktan sonra kendisine çevirmenlik belgesi verilecektir.
4. Taşralarda bu şekilde çevirmenlik yapmak isteyenler hakkında işbu nizamname uyarınca inceleme ve araştırma yapılması zorunlu olup, belge verme yetkisi ilgili belediyeye aittir.
5.Belgeli çevirmenlere de çevirmenlik yaptıkları kişiyi rahatsız ve iğfal ettikleri hakkında şikayet edilen veyahut güvenlik veya belediye memurlarının denetlemeleri üzerine otaya çıkarılanların belgeleri ellerinden alınacağı gibi tutuklanarak haklarında işledikleri suçun nevi ve derecesine göre ceza kanununca işlem yapılacaktır.
6. Bu nizamnamenin yürütülmesi ile içişleri bakanlığı görevlidir.
Nizamnameden anlaşılacağı gibi Osmanlı döneminde rehberlik bir meslek olarak Tanınmamakta yabancı konukları gezdiren kişilerin onlara yalnıza çevirmenlik yaptıkları düşünülmektedir.
Bunun nedeni rehberliğin bugünkü yol göstericilik, bilgi aktarımı ve tanıtım fonksiyonlarının henüz gelişmemiş yada ilgililerce kavranmamış olmasıdır.
Cumhuriyet Döneminde Rehberlik
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte 1923 yılında turistlere yapılabilecek olumsuz propagandayı engelleme amacıyla gönüllü Rehberlik ve çevirmenlik yapmak üzere bir grup yabancı dil bilen genç tarafından “Türk Seyyahin Cemiyeti” kurulmuştur. Türk Seyyahin Cemiyeti- Reşit Saffet Atabinen
«”az çok terbiye-i fikriyesi olmayan adam” turizm yapamaz. Turizm yapan gezdiği yerlerde ya tabiat güzelliklerinden lezzet alacak ya gezdiği yerlerin ahalisinin yaşayışını tetkik edebilecek ve abidelerin kıymetini anlayabilecek incelikte ve kudrette veya hiç olmazsa bunları merak edecek fikre sahip olmalıdır. Turizmin en büyük faydası insana farklı güzellikleri kıyaslamayı öğretmesidir.
Turing, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, önemli bir ihtiyacı karşılayarak turizm, kültür- sanat ve otomobil alanlarında, bir devlet kurumu gibi görev yapmış ve ilklerle tanınmıştır. Türkiye’nin ilk tanıtım afişleri, ilk şehir rehberleri, ilk müze broşürleri, ilk karayolları haritası Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından basılmış;
ilk dil kursları açılmış, ilk tercüman rehber sınavları yapılmış, ilk turizm incelemeleri yazılmış ve yayınlanmış, turizm kongre ve konferansları düzenlenmiştir Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından iki yıl sonra 8 Kasım 1925 tarih ve 2730 sayılı “Ecnebi Seyyahlara Tercümanlık ve Rehberlik Edecekler Hakkında Kararname” ile rehberlik konusunda sıkı kurallar getirilmiştir.
Kararnamenin üzerinde durduğu en önemli konu tercüman rehberlerin eğitimi konusunda olmuş, ancak turistik faaliyetlerle ilgili bir kuruluş olmadığından rehberlerin yeterliklerinin saptanması konusundaki sınav koşulu kağıt üzerinde kalmıştır. 50’li yıllarda modern turizm önem kazanmış ve 1950 yılındaki İkinci Turizm Danışma Kurulu’na Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü tarafından sektör için önemini vurgulayan Turist Tercüman Rehberliği başlıklı bir rapor sunulmuştur. Bunun ardından 1951 yılında Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) rehberliğin günün koşullarına uygun hale getirilmesi için bir çalışma yapmıştır. Üniversite öğrencileri için açılan rehberlik kursunu tamamlayan 129 genç mesleğe adım atmıştır. 1955-60 yılları arasında çeşitli öğrenci derneklerinin organizasyonu ile başlatılan ve İstanbul Belediyesi ile Basın Yayın İstanbul İl Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen iki ayrı kurstan 128 öğrenci mezun olarak çeşitli dillerde rehberlik yapma hakkı kazanmıştır. 20 Ağustos 1963 tarihinde kurulan ve çalışma alanına giren konularda personel yetiştirmek üzere kurslar, uzman okullar açabilme yetkisine sahip olan Turizm ve Tanıtma Bakanlığı, 1964-68 yılları arasında kurslar düzenlemiştir. Ancak bu kurslar bir yönetmeliğe değil, 8 Kasım 1925 gün ve 2730 sayılı Kararname’ye dayanmış, hizmet içi talimat ve genelgelerle gerçekleştirilmiştir. 1925 yılında yayınlanan 2730 sayılı kararname genişletilerek 3 Eylül 1971 gün ve 13945 sayılı “Tercüman Rehber Kursları ve Tercüman Rehber Yönetmeliği “adıyla yayımlanmıştır. Bu yönetmelik 21 Mart 1974 tarihinde değiştirilerek Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği adını almıştır. Yönetmelik yaklaşık 20 yıl kadar yürürlükte kalmış, bu zaman zarfında üç kez değiştirilmiş ve çeşitli ilaveler yapılmıştır. 1988 yılında çıkan bir yönetmelikle rehberlerin Denetimine ilişkin kimi konular Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’ne ve turist rehberliği ile ilgili derneklere bırakılmıştır. Aynı yönetmelikle kurslar bakanlık denetiminde başka kuruluşla tarafından açılabilir hale gelmiştir. 1990 yılında ise tekrardan bakanlığa devredilmiştir. Üniversitelerde turist rehberliği bölümlerin açılmasıyla 9
Ağustos 1995 tarih ve 22369 sayılı Resmi Gazete’de yapılan düzenlemeyle 1986 tarihli yönetmelikte değişikliğe gidilmiş, üniversitelerin turist rehberliği bölümlerini bitirenlere Kamu Personeli Yabancı Dil Sınavından en az 70 puan (C) almak veya Bakanlığın açtığı dil sınavında başarılı olmak ve uygulama gezisine katılmak koşuluyla rehberlik belgesi verilmeye başlanmıştır 2 Temmuz 1986 tarihinde 19152 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği de bazı değişikliklere uğrayarak 25 Kasım 2005 tarihli ve 16004 sayılı Resmi Gazete’de yeni “Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği” adıyla yayımlanmıştır. Rehberliğin gerektirdiği çağdaş yasal düzenlemeleri içeren bir yasa önerisi “6326 Sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu “07.06. 2012 tarihinde TBMM’de kabul edilmış, 22.06.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
6326 Sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu neleri değiştirdi?
Bu kanunla beraber;
– Turist rehberliği mesleği Bakanlık tarafından denetlenmekte olan ve esnaf meslek kolları arasında yer alan bir faaliyet olmaktan çıkmış serbest meslek niteliği kazanmıştır.
– İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan ve esnaf odası olarak görev yapan odalar rehber odası olarak görev yapmaya başlamıştır.
– Rehberler ve acentalar arasında tur öncesinde sözleşme zorunluluğu getirilmiştir.
– Birlik ve odalar kaçak rehber denetimi yapma hakkına sahip olmuştur.
– Rehberlik taban ücreti TUREB ve TURSAB’ın önerisi alınarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenecektir. Bu kanunla beraber;
– Yeni bir oda kurulması için bir ilde en az 150 rehberin ikamet edip bunların en az %33’ünün ilin valiliğine başvurması gerekmektedir. İlde yeterli sayıda turist rehberi yoksa komşu illerden en az 50 rehberin katılımı ile bölgesel bir oda kurulabilir.
– Turist rehberi olabilmek için rehberlik bölümlerinin iki veya dört yıllık programları mezuniyetine rehberlik bölümü yüksek lisansı eklenmiş ayrıca rehberlik sertifika kursuna katılacak kişilerden lisans seviyesinde mezuniyet istenmiştir.
[article id=”5315″ color=”bg-primary”][/article]